9 Ekim 2015 Cuma

Gençlik Pınarı Harekatı...







Sevgili Kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım,






2 haftadır devam ettiğim İsrail'in Kara Eylül Örgütüne karşı verdiği savaşın,
bu hafta üçüncü  bölümünü sizlerle paylaşmaya çalışacağım.



1973 yılına gelindiğinde Kara Eylül Örgütü militanları küçük gemiler satın alıp bunlara patlayıcılar yükleyerek İsrail Limanlarına göndermeyi planlamaktaydılar. Gemileri limanlarda patlatarak pek çok kişiyi öldürecekler ve o limanı da, uzun süre kullanılamayacak hale getireceklerdi. MOSSAD'ın, David Molad liderliğindeki vurucu timi, yalnız  bu planları engellemekle kalmadı bunu planlayanları da bertaraf etti. Teker teker hepsini indirdiler.

Bir başka Kara Eylül eylemi Tayland'da gerçekleşti. Kara Eylül militanları İsrail Büyükelçiliğini İşgal ettiler. Fakat Tayland'lılar çok sert tepki koydular. Ayrıca Mısır Hükümeti de eylemin sonlandırılması için baskı yaptı. Sonunda örgüt üyeleri rehineleri serbest bırakıp sümüklerini çeke çeke Tayland'ı terk ettiler. Müthiş prestij kaybetmişlerdi.

Durmuyorlardı. Bu defa  Sudan'ın başkenti Hartum'daki  Suudi Arabistan elçiliğine saldırdılar. Arafat'ın emri ile bütün diplomatlar serbest bırakıldı. Ancak o sırada orada bulunan Amerika büyük elçisini,  yardımcısını ve  Belçika büyük elçisini  rehin tuttular.   Sonunda Ali Salameh'in emri ile, üç rehineyi  yavaş yavaş işkence ile öldürdüler.  Daha sonra teröristler Sudan makamlarına teslim oldular,  fakat bir müddet sonra serbest bırakıldılar. Bu Allah'ın belası örgüt durdurulmalıydı...

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

İsrail Kara Eylül Örgütü'ne öldürücü darbeyi vurma fırsatını Nisan 1973 tarihinde yakaladı.
MOSSAD müthiş bir plan yaptı. Bu plana göre 5 hedef aynı anda bir gecede imha edilecekti.

Birinci hedef,  Beyrut'taki  Rue Verdun Caddesinde  bulunan bir binaydı. Bu binada üç üst düzey örgüt üyesi yaşamaktaydı.
Ebu Yusuf         : El fetih üst düzey komutanı
Kemal Advan    : El Fetih ileri seviye operasyonlar komutanı ve İsrail topraklarındaki Kara Eylül                                     Örgütü  eylemlerinin sorumlusu.
Kemal Nasser   : El fetih sözcüsü.

Bu adamların üçü  de, aynı zamanda, Kara Eylül  Örgütünün yöneticileriydi.

İkinci hedef,   Beyrut'ta bulunan Rue Khartum'daki bir bina. Burası George Habash'ın lideri olduğu Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin genel merkezi idi. Çok sayıda terörist binada bulunmaktaydı.

Diğer üç hedef  ise FKÖ merkez garajı, el bombaları ve patlayıcı imal eden bir atölye ve  bir eğitim merkezi idi. 

Bu çok çok riskli, müthiş bir koordinasyon isteyen bir operasyondu. Neticede bütün harekat  düşman topraklarda yapılacaktı. Hem de aynı anda...Hem de gece gece.. Tam bir sürpriz saldırı...

Plan  Golda Meir'e sunuldu.
Golda kabul eder  ve yeşil ışık yakar...

Ne cesaret be... Ne kadınmış... Golda ile ilgili bir espri vardır :
Golda neden hep pantolon giyermiş diye sorarlar...
Cevap oldukça enteresan:
- Taşşa....   gözükmesin diye... 
Yani kim demişse, haklı be...

Okuyunca siz de  göreceksiniz ki böyle bir operasyonu gerçekleştirmek için olağan üstü organizasyon, olağan üstü cesaret, olağan üstü  beceri ve olağan üstü eğitim  gerekmekteydi. Ve İsrail oğulları bunun üstesinden gelebilirlerdi...

GENÇLİK PINARI  HAREKATI

MOSSAD, Yaser Arafat'ın yardımcıları olan bu üst düzey örgüt yöneticilerinin Beyrut'ta Rue Verdun caddesinde aynı apartmanda kaldıklarını tespit etmişti.  Elit Sayeret Matkal komandoları yapacakları eylemin provalarını Tel-Aviv dışında terk edilmiş bir binada yapmaktaydılar. Çok sayıda komando ve paraşütçü harıl harıl eyleme hazırlanıyorlardı. 

Bir gece provaları denetlemeye gelen  Dado,   "El'azar - IDF Kurmay başkanı"  genç teğmen Avida Shor'un yanına yaklaşır ve sorar ;
-Beyrut'taki bir binayı havaya uçurmak için 120 kg patlayıcı kullanmayı düşünüyoruz, der.
Avida kısa bir süre düşünür, sonra cebinden bir not defteri çıkartır, bir şeyler karalar  ve;
-Bu miktar gereksiz ve tehlikeli. Komşu binalar etkilenebilir ve orada sivil insanlar yaşıyor, der.
Sonra not defterini Dado'ya göstererek;
-Bazı hesaplamalar yaptım. 80 kilo yeterli olacaktır der.
Dado, hesapları kontrol ettikten sonra  "80 kilo kullanın" talimatı verir.

9 Nisan gecesi komandolar ve  paraşütçüler Hayfa'dan toplam  9 adet torpido bot ve devriye botuna bindiler.  Operasyona 73 asker katılıyordu. Filo gece  karanlığında sıfır ışıkla kuzeye, Beyrut'a doğru yola çıktı.  Sayeret Matkal komandolarının  lideri Ehud Barak,  paraşütçülerin komutanı ise Amnon Lipkin idi. Bütün operasyonunun denizdeki  kısmına ise Amiral Sabtai Levi  komuta etmekteydi. Hedeflerine  6 deniz mili kala botlar motorlarını,  kıyıdan  ses duyulmaması için stop ettiler. Komandolar ve paraşütçüler Zodiac lastik botlara bindiler.

Operasyonun bu aşamasının açıklamasını amirale sordum:
-  Nasıl oluyor da gece karanlığında  nereye çıkacaklarını hiç yanlışlık  yapmadan bulabildiler ?
Öyle ya, herhalde o devirde ceplerinde GPS cihazları yoktu.
-  Torpido  botlardaki radarlarla,     diye cevap verdi.
Torpido  botlardaki büyük radarlar hedefe kitleniyor ve Zodiacları telsizle yönlendiriyorlardı. Bu bir İsrail teknolojisiydi.   (Belki de  Waze'in babası idi. Herkes biliyor ya, ben övünmek için bir daha yazayım, Waze, İsrail'in ürettiği harika  bir yön bulma  ve navigasyon  teknolojisidir.)

Gruplar  sahile çıkar çıkmaz kıyıda onları bekleyen arabalara yöneldiler. MOSSAD ajanları bir hafta evvel Beyrut'a turist kılığında gelmiş ve 6 adet araba kiralamışlardı. Herkes hangi arabaya bineceğini biliyordu. Bu arada Ehud Barak'ın ekibi sivil kıyafetler giydiler. Ehud Barak  ise kadın kılığına girdi ve sarı bir peruk taktı. Balık etli bir kadın görünümündeydi...Patlayıcı fünyeleri ise sutyenine doldurmuştu. 

Bu arada terörist liderlerin apartmanını, karşıdaki bir başka apartmandan  gözetleyen MOSSAD'ın kadın ajanı Erika Chambers operasyona,  "üç lider de evde"  diye mesaj çekerek yeşil  ışık yakar. Bu kadın ajan daha evvelden teröristlerin apartmanındaki merdivenlerden, elektrik düğmelerine kadar her türlü detayı, MOSSAD merkezine bildirmiş bulunmaktaydı. Bu detayların hayati önemi vardı.
(Amiral Sabtai Levi ve Erika Chambers operasyondan 39 yıl sonra tanışırlar.)

İkinci ekip ise,  liderleri Amnon Lipkin komutasında FKÖ binasının bulunduğu Rue Khartum'a yöneldiler. Bu ekip 14  paraşütçüden oluşuyordu.   Diğer gruplarda hedeflerine doğru hareket ettiler.

İlk problem Ehud Barak'ın gurubunda çıktı. Beyrut polisi  grubu gördü. Fakat onların gördükleri sarışın bir kadınla, sevgilisi ve arkadaşları idi. Bir anda susturucu takılı silahlar meydana çıktı ve polisler oracıkta tesirsiz hale getirdiler. Bir dakika sonra ekip, üç  üst düzey örgüt liderinin kaldığı binaya daldılar. Ehud Barak ve bir kaç arkadaşı dışarıda kaldılar. Her hangi bir durumda arkadaşlarını koruyacaklardı. Arap liderlerin kaldığı ikinci, üçüncü ve altıncı kattaki dairelerin kapısına patlayıcıları yerleştirdiler ve ateşlediler. Kapılar havaya uçtu...

Aynı anda  diğer grup, FKHC  binasının nöbetçilerini hallederek   binaya daldılar, fakat olağan üstü bir direnişle karşılaştılar. Buna rağmen girişi ele geçirdiler. Müthiş bir vuruşma başladı. Binada çok sayıda militan bulunmaktaydı. Girişi ele geçirmek için adeta intihar saldırıları yapıyorlardı. Paraşütçüler dayanıyor girişi vermiyorlardı, bazıları  yaralandılar. Fakat her defasında girişi almaya uğraşan teröristleri durdurup püskürtmeyi  başardılar.

Bu esnada  üçüncü hedef olan patlayıcı ve el bombası imal eden atölye  ile  yine FKÖ'nün merkez garajı havaya uçurulmuş geriye hiç bir şey kalmamıştı. Bir başka ekip eğitim kampını basmıştı. Bu bir anlamda şaşırtmaca bir baskındı.

Aynı dakikalarda Ehud Barak'ın ekibi, kapılar  havaya uçunca içeri dalmışlardı. Arap liderler silahlarına davranmaya çalıştılar. Ancak  genç İsrail komandoları daha hızlıydılar. Neredeyse, üç Kara Eylül Komutanı aynı anda vurularak öldü. Bir tanesinin karısı, kocasına siper olmak isterken hayatını kaybetti. Gürültüye uyanıp merakını gidermeye çalışan bir İtalyan komşu kadın ise serseri bir kurşunla vurularak öldü.

FKÖ binasında vuruşma bütün şiddeti ile devam etmekteydi. Üst teğmen Avida  patlayıcıları sonunda yerleştirebildi. Ne yazık ki o anda vuruldu. Komutan Amnon Lipkin geri çekilme emri verdi. Paraşütçüler  geri çekildikleri anda fünyeler ateşlediler.  Müthiş gürültü koptu. Patlama  adeta geceyi yırttı.

Bu esnada Komandolar vurulan üç liderin evinde aramalar yapıyorlar buldukları bütün evrakları topluyorlardı. Fakatbirden Beyrut polisi ve jandarması çıka geldi. Binanın dışında koruma konumunda bulunan Ehud Barak ve arkadaşları çatışmaya girdiler. Polis ve jandarma bastırıyor, arkadaşlarını koruyan komandolar yerlerinden kıpırdamıyorlardı. Bir polisi indirdiler, derken bir polis  daha vuruldu. Polisler geri çekiliyorlardı. MOSSAD ajanlarının kullandığı arabalar süratle binaya doğru hareketlendiler.  Yukarıda işleri biten vurucu tim topladıkları evraklarla birlikte aşağı indiler. Hep beraber arabalara atladıkları gibi sahile yönlendiler. Kayıpları ve yaralıları yoktu.

FKHC binasında işer o kadar yolunda değildi. Yaralıları ve  iki kayıpları vardı. Üst teğmen Avidan ölmüştü. Komutan Amnon hava desteği istedi. Böyle bir ihtimal daha evvelce hesap edilmişti. Helikopterler havalandı.  Kısa bir uçuştan sonra daha evvel  tespit edilmiş buluşma noktasına geldiler. Paraşütçüleri, yaralıları ve iki ölen komandonun cesetlerini alarak havalandılar. FKHC binası ise tamamen çökmüş ve bir harabeye dönmüştü. Geriye hiç bir şey kalmamıştı.  Düzinelerce terörist imha edilmişti.
(MOSSAD isimli kitapta bu grubun da arabalarla sahile geldiği yazmaktadır. Ancak Vikipedia ansiklopedisi kaçışın helikopterlerle olduğunu yazmaktadır. )

 İsrail oğulları iki kayıp vermişlerdi bir kaç da yaralı vardı.

Ben yazarken nefes nefese kaldım. Tahmin ederim ki sizler de okurken...  Bir de o çocukları düşünün... Aman Allah'ım... 

Gençlik  Pınarı Operasyonu bitmişti. Onları bekleyen komutanlar, Golda ve diğerleri... Onlar da bitmişti. Ama değdi. Kara Eylül de bitmiş ve tarihin sayfalarına gömülmüştü...Bu operasyondan sonra toparlanmadılar.

Fakat yılanın başı,  Kızıl Prens Ali Salameh neredeydi? O hala oralarda bir yerlerde idi...İblis hala hayatta idi ve hayatta kaldığı müddetçe şer üretmeye devam edecekti...
(Esasında, Ali Salameh  operasyonun yapıldığı binanın 50 metre ilerisindeydi. Ama yeri tespit edilememişti. MOSSAD bu adamı sonunda bulacaktı, fakat bunun için 6 sene beklemeleri gerekti.)


Elbette onu da yazacağım. İnşallah... Kısmetse...

O da haftaya ...

Sevgiyle kalın, hoşça kalın,

Aaron Baruch  (Ankaralı)

Kaynakça  :  Vikipedia ansiklopedisi.
                      Mıchael Bar-Zohar - Nıssım Mıshal  - MOSSAD
                      Israel Defance Force Blog
                      Amiral Sabtai Levi  (Teşekkürlerimi sunuyorum...)